Son güncelleme tarihi 06/05/2017
Artık internet klişeleşmiş tanımıyla hiçte sanal değil. Yaşantımızın merkezine girdikçe sanallıktan bir o kadar uzaklaşıyor. Sadece yaşadığımız site kapatmalar bile internetin aslında sanal olmadığının bir işareti değil mi? Yalnız Türkiye’de değil internet çıkışı olan tüm ülkelerde baş gösteren internete hakim olma, kendi hukuk kuralları çerçevesinde internete şekil verme çalışmalarının ardında yatan da internetin gerçekliği değil mi?
Devletlerin internete hakim olma çabalarının Türkiye’ye yansımalarını bilişim hukuku alanında çalışan sayılı avukatlardan biriyle bilişim hukukçusu Avukat M. Gökhan Ahi’yle konuştuk.
teknoist.com: Son zamanlarda çokca tartışılan bir konu youtube’a erişimin engellenmesi. Bir hukukçu olarak bu tür olayları haberleşme özgürlüğü ve bilgiye erişim kapsamında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Av. M. Gökhan Ahi: Erişimin engellenmesi konusu, yargı organlarının internetin doğasını ve özelliğini bilmemesinden kaynaklanıyor. Eğer internetin doğasını bilebilselerdi, erişimin engellenmesi gibi bir kararı kolaylıkla veremeyeceklerdi. İşin ilginci, şu anki mevcut yasalarımızda “erişimin engellenmesi” için bir düzenleme de bulunmuyor. Bu sebeple bu yönde verilen her karar aslında Anayasa’ya aykırı oluyor. Nitekim Anayasa’nın 22. maddesinde haberleşme hürriyeti, 26. maddesinde fikir ve ifade özgürlüğü düzenlenmiş olup, bu iki özgürlüğün kısmen veya tamamen kaldırılmasının ancak kanunla olacağı düzenlenmiştir. Bu yönden bakıldığı takdirde yasal düzenleme olmadan verilen erişim kararları açıkça Anayasa’ya aykırı olacaktır. Biliyorsunuz, daha birkaç gün önce Ekşi Sözlük’e erişim engelleme kararı verildi. Kararın gerekçesinde ise, Adnan Hoca diye bilinen kişi hakkında yazılan yorumlar işaret ediliyordu. Siteye erişimi engellemek yerine, Ekşi Sözlük yöneticisinden ilgili sayfaların tedbiren yayından kaldırılmasını istemek yeterliydi.
teknoist.com: Geçtiğimiz günlerde Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen İnternet Ortamında İşlenen Suçlarla Mücadele Yasa Tasarısı hakkında neler düşünüyorsunuz? Eğer bu tasarı yasalaşırsa internet kullanıcılarını nasıl etkileyecek?
Av. M. Gökhan Ahi: Bu yasa tasarısının internet kullanıcısıyla doğrudan ilgisi yok. Bu tasarı, bilişim suçlarını yeniden düzenlemekle birlikte, servis sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve hizmet sağlayıcıların hak ve sorumluluklarını düzenliyor. Fakat bu tasarıda, az önce yasalarda düzenlenmediğini söylediğim erişim engellemeye ilişkin düzenleme de yapılıyor. Bu düzenlemede muğlak bir durum var. Suç teşkil eden içeriğin kendisine mi yoksa sitenin tamamına mı erişimin engelleneceği konusunda açıklık yok. Bu sebeple, suç teşkil eden bir haberden dolayı aynı sitede bulunan diğer binlerce habere de erişim engellenebilir. Tasarının bu konuya daha açık ve hassas yaklaşması lazım.
teknoist.com: Bir diğer tasarı olan Elektronik Ortamda Suçların Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısına göre, intihara teşvik, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştıran sağlık için tehlikeli madde temini , müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkan sağlama gibi suçların işlendiğine ilişkin yeterli şüphe sebeplerinin varlığı erişimin engellenmesinin yolunu açıyor. Bu maddede yer alan tanımlar oldukça muğlak ve subjektif değil mi?
Av. M. Gökhan Ahi: Evet dediğiniz doğru. Kavramlar oldukça muğlak. Örneğin müstehcenlik kavramının net bir tanımı yok. Şanlıurfa’daki müstehcenlik kavramı ile İzmir’deki kavram aynı olmadığı gibi, kişilere ve içinde yaşanılan çevreye göre de müstehcenlik anlayışı çok değişkenlik gösterebilir. Kaldı ki, iyi niyetli bir arkadaşlık sitesi bile amacı başka olan insanların yazdığı mesajlar neticesinde fuhuşa aracılık ediyor gibi görülebilir. Eğer bir site aracılığıyla suç işleniyorsa veya bir sitede suç teşkil eden içerik varsa, mevcut yasalarımızda alınacak tedbirler belli olduğu gibi, suçu işleyene de verilebilecek cezalar belli. O halde, suçu işlenmeden önlemeye çalışmak internet ortamı için çok doğru değil. Bu durum sansürden başka bir şey değil. O zaman suçu önleyelim diye, bıçak da satılmasın, zehir de satılmasın. Yollarda kaza oluyor diye trafiğe de çıkmayalım.
teknoist.com: Erişimi engellemek için site kapatmak bu suçların önlenmesi için yeterli mi? En önemlisi “engelleme” cezalandırma yöntemi açısından gerekli mi?
Av. M. Gökhan Ahi: Erişimi engellemek suçun işlenmesini önlemez. Alan adı 7-8 dolara kadar düştü, hosting hizmetleri de oldukça ucuzladı. Bu durumda erişimi engellenen site hemen başka bir IP ve alan adı üzerinden yayına geçebilir. Kaldı ki, engellenen sitelere www.ananonymouse.org veya www.proxytr.com gibi Proxy üzerinden giriş sağlayan sitelerden de erişilebiliyor. Bu durumda sitelere erişimi engelleyip gülünç duruma düşmemek gerekiyor. İnternet ortamında işlenen suçlar özdenetim mekanizması ile engellenebilir. Bir forum yöneticisi, bir hosting şirketi, içerik sağlayan yönetici dikkat ederse zaten suç işlenmesini engellerler. Buna rağmen bir suç işleyen olursa yakaladığınız takdirde cezasını verirsiniz.
teknoist.com: Yurtdışındaki muadilleriyle karşılaştırıldığında tasarının suçun izlenmesinde donanımlı kurumlar ve özel bütçe gibi düzenlemeleri içermemesi uygulamada ne gibi sakıncalar yaratabilir?
Av. M. Gökhan Ahi: Tasarının başka ülkelerde muadili olduğunu zannetmiyorum. Varsa da Çin, İran, Suriye, Kuzey Kore, Suudi Arabistan gibi ülkelerde vardır. Özel bütçe ve donanımlı kurum olarak Telekomünikasyon Kurumu düşünülmüş. Kurum, gelir ve donanım açısından zaten üst seviyede. Bu sebepten dolayı bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Ama yine tekrarlıyorum, interneti izlemek ve denetlemek devletin işi değil, bireylerin ve sivil toplum örgütlerinin işi. Örneğin, dünyada Internet Watch Foundation diye bir kurum var. Bu kurum ve benzeri kurumlar, çocuklar, gençler için ve halk için sakıncalı siteleri izliyor ve hakkında rapor yazıyor. Bu raporda yer almak istemeyen siteler ya kendilerine çeki düzen veriyor, ya da arama motorlarından, indekslerden kendisini dışlanmış buluyor. İşte özdenetim budur.
teknoist.com: Elektronik ortamda işlenen suçların uzmanlık gerektirmesi ve sadece hukuki bilgi ile sulh ceza hâkimi tarafından erişimin engellenmesine karar verilebilecek olması ne kadar yerindedir?
Av. M. Gökhan Ahi: Erişim engelleme kararını verecek olan mercinin mahkeme yani sonunda bir hakim olması tabi ki yerinde bir durum. Sonuçta hakim, hukuka uygunluk denetimi yapacak ve buna göre karar verecek. Sakıncalı olan ise, hakimin internetin doğasını bilmemesi.. Bu sebeple en azından interneti tanıyan ve kullanan hakimlere bu görevin verilmesi gerekir. Hemen ekleyeyim, tasarıda site engelleme kararını sadece hakim vermiyor. Bazı durumlarda TK bünyesinde kurulan bir Başkanlık verecek. Başkanlık makamında oturan dar görüşlü ve yanlı olursa işte o zaman sansürün en büyüğü olacak. Şahsen ben bu durumdan daha çok tedirgin oluyorum.
teknoist.com: Son olarak, bilişimle ilgili yasa hazırlanırken nelere dikkat edilmeli ve nasıl bir yol izlenmelidir?
Tasarılar gizli kapaklı hazırlanmak yerine, bilişim konusundaki sivil toplum örgütlerinin, konu üzerinde çalışan hukukçuların görüşleri doğrultusunda hazırlanmalıydı. Ayrıca, interneti düzenlerken internetin doğasına aykırı bir çözüm üretmemek için, güvenlik ve özgürlük arasındaki hassas denge çok iyi ayarlanmalıdır. Yasalaşma dışında başka bir çözüm yolunu az önce söylemiştim. Hatırlarsanız özdenetim mekanizmasından bahsetmiştim. Devletin kontrolünden çok sivil kontrol üstün tutulmalıdır. Bilişim ile ilgili sivil toplum örgütlerimiz var. Türkiye Bilişim Derneği, Türkiye Bilişim Vakfı gibi kuruluşlar interneti izleme ve raporlama konusunda çalışmalar yapabilir. Bu raporlamalar, internet kullanıcıları arasında mutlaka tercihleri etkileyecektir. Bu tip siteleri arama motorları ve portallerden dışlamak da diğer bir çözüm olabilir. Forum ve site yöneticileri de kendi ilkelerini belirleyip üyeleriyle beraber özdenetim sağlayabilir.
İyi de neden kimse anayasal hakkını aramak için dava açmıyor???